My Profile Photo

Deniz G


Bilingual Blog: Turkish and English on Software and Life.


Londra Seyahatnamesi [TR]

Victoria & Albert Museum

Victoria kraliçe, Albert ise prens. Tarihte Victoria, en sevilen britanya hükümdarı olarak bilinir. Victoria, sanayi devrimi döneminde imparator olarak görev yapmış ve Victoria dönemi, britanyanın en güçlü dönemi olmuştur. Bu dönemde işçi sınıfının ortaya çıkmasıyla, onların ahlaki değerlerini din üzerinden şekillendirmeye çalışmış, köleliği kaldırmış, sanatsal faaliyetlere önem vermiştir (Geçmişte yapılan çoğu müze, kraliyet ailesi tarafından, halkının kültür seviyesini ve sanata olan ilgisini artırmak için yapılmış. Halkını düşünen ve gücü, halkı çıkarına kullanan yöneticilerin olması çok kıskanılası. Günümüzde bile kraliyet ailesinin var olması ve sevilmesi tesadüf olmasa gerek). Victoria & Albert müzesi, sanat müzesidir ve girişler ücretsizdir.

victoriaalbertmuseum1 victoriaalbertmuseum2

Müzede, Islamic Middle East bölümü var ve burada bizi ilgilendiren osmanlı ve safevi döneminden birçok eser var. Bu iki kısım müzenin yarısını kaplıyor denilebilir. Bu bölümün tam ortasında, cam ile korunan kocaman bir halı var. Dünyanın en büyük halılarından biri diye geçiyor. Burası South Kensington metro durağına 5 dk yürüme mesafesinde.

victoriaalbertmuseum3 victoriaalbertmuseum4

Buraya gelmeden önce, hemen yanındaki Natural History Museum’a girmek istedik, fakat tüm biletler satılmıştı. İngiltereye seyahat etmeden önce, gidilecek yerleri planlamak ve ona göre biletleri önceden almak mantıklı. Biz, gideceğimiz gün alırız diye acemilik yaparak Natural History Museum, British Museum, Sherlock Holmes Museum ve London Dungeon’a giremedik.

Big Ben

Westminster metro durağında inip, yukarı çıktıktan sonra bizi karşılayan ilk şey, bu kule oluyor. Saat kulesi, Westminster Palace’ın doğu kısmında kalıyor ve saat kulesi olarak biliniyor. Fakat işin aslı, saat kulesinin içindeki çanları tanımlamak için kullanılır.

bigben

Westminster Palace

1016 yılında, kraliyet ailesinin yaşaması için inşa ediliyor. Daha sonraları kullanım amacı değişiyor ve ingiliz parlamento binası oluyor. Girişler 25 pound ve multimedia tour olarak alınıyor. Girişte, bize rehberlik etmesi için telefona benzer bir cihaz ve kulaklık veriyorlar. Orada bize bina tarihi, hangi bölümlerin olduğu, nerelere gitmemiz gerektiği ve hangi amaçlarla kullanıldığı anlatılıyor.

westminsterpalace

Victoria Kulesi

Westminster Palace’in batı kısmında bulunan kuleye deniyor.

Westminster Abbey

St. Peter kilisesi olarak da bilinir. St. Peter (Petrus), isanın 12 havarisinden* ilkidir ve ilk papaz olmuştur. Binanın girişinde üstte isa figürü, altında da 12 havarisinin figürü vardır. Bu binanın orjinali 900’lü yıllarda manastır* olarak inşa edilmiş, fakat kısa bir süre katedral olarak görev yapmış. 1066 yılından beri kral ya da kraliçe ilan edilme töreni olan taç giyme törenleri burada yapılır. Biz nisan ayında gitmiştik, 1 ay sonra gitsek 6 mayıstaki Charles’ın taç giyme törenini görebilirdik. İçerisinde yaklaşık 3000 kişinin de mezarı bulunur. Isaac Newton bunlardan biridir. İçeride ibadet ücretsiz, fakat turistik amaçlı girilen bölüm 27 pound.

*12 havaris: İsanın hristiyanlığı yayması için görevlendirdiği müritlerini tanımlamak için kullanılır. Son akşam yemeği (last supper), isanın romalı askerler tarafından tutuklanıp çarmıha gerilmeden bir gün önce, 12 havarisi ile yemek yemesini tasvir eder (ortada isa, sağında 6, solunda 6). Yemek sırasında isa, içlerinden birisinin kendisine ihanet edeceğini söyler. Bu durumu anlatan birçok resim vardır, en ünlüsü rönesansta Leonardo Da Vinci tarafından resmedilmiştir. Resim, isa, ihanet konusunu söyledikten sonra havarislerin şaşkınlığını resmeder.

*Kiliseler (church), hristiyanlıktaki kutsal ibadet alanları ve bunlar konum ve büyüklüklerine göre farklı isimlendirilirler. Katedral (cathedral), şehirdeki en tecrübeli psikoposun (baş papaz) bulunduğu ve diğer kiliselere göre daha büyük ve ihtişamlı inşa edilen kiliseler. Şapel (chapel), minik kiliseler. Manastır (abbey), din adamlarının emekli olduktan sonr yaşamaya başladığı alanlar. Buralarda yeni din adamlarını da yetiştirirler.

westminsterabbey

London Eye

Thames nehrinin güneyinde ve Westminster Palace’ın çaprazında bulunan dönme dolaptır. Bir tam turu yarım saat sürer ve en yüksek noktası 135 metredir. Dönme dolapta toplam 32 kapsül vardır. Her biri, londradaki bir ilçeyi temsil eder. 2000 yılına girişi kutlamak için milenyum etkinlikleri kapsamında inşa edilmiş ve hazır olmamasına rağmen 31 Aralık 1999’da açılmıştır. Kullanıma ise Mart 2000’de açılmıştır. Biletler 40 pound, fakat Madam Tussaud müzesi ve London Dungeon ile alınırsa, üçü 60 pounda geliyor. Biz bunu yapmadık ve çok pişman olduk. Çünkü Madam Tussaud müzesine de ayrıca 52 pound verdik. London Dungeon’a ise gittiğimizde bilet bulamadık.

London Eye’ın hemen yanında London Dungeon (korku müzesi) ve Sealife London Aquarium (akvaryum) bulunuyor.

londoneye

Buckingham Palace

Westminster Palace’a 15 dk mesafe bulunuyor. Oraya doğru giderken içerisinde göl bulunan güzel bir paktan geçiliyor. Biz akşam saatlerinde gittiğimiz için içeriye giremedik, fakat o saatler de bile dışarısı kalabalıktı. Sadece nasıl bir şey olduğunu gördük ve döndük.

St. Paul Cathedral

St. Paul (Pavlus), isanın 12 havarisinden biri değildir, fakat hristiyanlığın avrupaya taşınmasındaki en önemli figürdür. Avrupanın hristiyanlaşmasını sağlamıştır. Kendisi Mersin/Tarsus doğumlu. Hristiyan olmadan önce hristiyanlara zulmetmiş, daha sonra yaşadığı olaylardan sonra hristiyan öğretilerini yaymaya başlamıştır. St. Paul katedrali, 5. St. Paul katedrali olarak bilinir. Daha önce 4 kere yıkılmış ve yanmıştır. Katedralin ilki 604 yılında saksonlar tarafından inşa ediliyor, yanıyor. İkincisini vikingler tarafından yıkılır. Üçüncüsü ve dördüncüsü de yanıyor. Bilet 20.5 pound. İçeride fısıltı galerisi (whispering gallery) var, fakat kapalıydı. Bu kubbeye çıkarak, fısıltı ile bir şey söylendiğinde, kubbenin diğer tarafından duyulabilir.

st-paul1

Temple Church

Tapınak şovalyeleri, hristiyan askeri tarikatıdır. Kuruluş amacı, avrupadan kutsal topraklara giden hacıları korumak ve zarar görmelerini engellemekti. İlk ilkel bankacılık sistemini kurmuşlardır. Avrupadaki hacı, tapınak şovalyesine malını veriyor, karşılığında başka tapınak şovalyesinin çözebileceği kağıt alıyor. Kutsal toprağa gittiğinde, malını başka tapınak şovalyesinden alıyordu. Temple Church, ingilteredeki tapınak şovalyelerinin karargahı olması için inşa edildi. Fransız kralı, tapınak kilisesinin borçları nedeniyle papaya baskı yaparak, tarikatın kapanmasını sağlamış ve tapınak şovalyelerini idam etmiştir. Varlıkları 1100 ile 1300 arasında yaklaşık 200 yıl sürdürmüştür. Biz buraya saat 4 gibi gitmiştik, fakat kapalıydı.

templechurch

Trafalgar Meydanı

Fransız devrimi sonrası gerçekleşen napolyon savaşlarından birisi olan ve ingilterenin, fransa ve ispanyol donanmalarına karşı savaştığı ve kazandığı trafalgar muharebesi anısına yapılmıştır. Meydanın tam ortasında büyük sütun üzerinde, savaşın kumananı Amiral Nelsson’un heykeli bulunmaktadır. Görünüm olarak Kızılay meydanını andırıyor. Burada gezilecek bir şey yok. İçerisinde heykel ve havuzların bulunduğu bir meydan. Westminster Palace, Westminster Abbey ve Buckingham Palace’ı gezdikten sonra akşam üzeri 5 6 gibi, dinlenme ve çevreyi izleme amaçlı gidilebilecek bir yer. Tatilin son günü buraya uğramıştık ve meydanın da canlı olması etkisiyle 2 saat oturmuştuk.

trafalgar

Madam Tussaud Müzesi

Marie Tussaud tarafından kurulan bal mumu müzesidir. Tussaud, annesinin hizmetçi olarak çalıştığı evde, bal mumu sanatçısı olan ev sahibinden bu sanatı öğrenerek heykeller yapmaya başlamış ve Londrada bal mumu müzesini açmıştır. Bu müzenin İstanbul da dahil olmak üzere farklı şehirlerde şubesi vardır. Biz gittiğimizde uzun kuyruk vardı ve normal biletler tükenmişti. 52 pound ödeyerek sıra beklemeden fast-entry giriş yaptık. Verdiğimiz paraya en çok değen yer burası oldu diyebilirim. İçeride müzisyenler, sporcular, siyasetçiler olmak üzere 50 civarı bal mumu heykeli var. Heykel bölümü bittikten sonra, Londra tarihini anlatan 10 dakikalık bir tren yolculuğu başlıyor. Tren vagonları, yandaki figürleri görebilmek için sağa ve sola tam şekilde dönebiliyor. Yolculuk sonrası ise, yine yaklaşık 10 dakikalık marvel karakterlerinin olduğu ve müzenin olduğu Londra bölgesini korudukları 3D film başlıyor. Buradaki sinema koltukları da hareketli ve gösterilen sahneye göre, öndeki koltuktan yüze doğru su fışkırtılıyor. Sanki filmi yaşıyormuşuz hissi yaratıyor. Burası, baker Street metro durağından 1 dk yürüme mesafesinde. Ayrıca metro çıkışından yürürken Sherlock Holmes heykeli karşılıyor.

tassaud2

Hyde Park

Madam Tussaud müzesinden sonraki gezme durağı burasıydı. Metroyla gidilebilirdi, fakat yürümeyi tercih ettik, çünkü buraya giderken güzergahta Oxfor Street de vardı. 30 dk yürümenin ardından parka geldik. Park tamamen yeşil alan içinde beton yürüme alanları var. Parkın diğer ucunda göl ve restoran var. Burada 8 pound karşılığı yarım saatlik su bisikleti kiralanıp, göl gezilebilir. 1 saatlik kiralama seçeneği de var.

hyde

Buraya, yürüyüş yapmak bir de halka açık toplantılara katılmak için gidilebilir. Parkın girişinden biraz ileride Speaker’s Corner yer almaktadır. Burada, toplumu ilgilendiren konularda siyasetçiler, aktivistler ya da toplumu bilinçlendirecek herhangi bir konuda söyleceği söz olan ünlü ya da ünsüz herkes konuşma yapıyor.

speakerscorner

Tate Modern

Blackfriars metro durağında inip, köprüden Thames nehrinin güneyine yürerek 10 dakikada ulaşılabilecek ve girişlerin ücretsiz olduğu sanat galerisidir. İçerisinde birçok oda vardır ve her oda bir fikir üzerine yoğunlaşır. Tablo ve tabloların yanında kim tarafından çizildiği ve neyi anlattığını belirten metinler vardır.

tatemodern

Ayrıca kısa film ve animasyon odalarına da sahiptir. Bir odada, haçlı seferlerini anlatan 30 dk’lik kuklalar tarafından oluşturulmuş “Cabaret Crusades” isimli film vardı ve bolca Selçuklu kelimeleri geçiyordu (Türkler saldırı yapmaktan geri durmuyor gibi bir cümle de vardı).

tatemodern1

Birçok eser benim için anlamsızdı, fakat bazıları da gerçekten mesaj veriyordu. Mesela burada model araçlar kullanarak, iklim değişikliğine vurgu yapılmak isteniyor. Soldaki resimde 120 araç, çadır içerisinde motorları çalışır vaziyette bırakılıyor. Sağdaki resim ise, günler sonra egzos dumanlarının çadırda birikerek büyük bir patlamaya yol açmasını gösteriyor.

tatemodern2

Buranın biraz ilerisinde Globe tiyatrosu vardır. Burası, Shakespeare tarafından kurulmuş ve oyunlarını sergilediği tiyatro olmuştur. Hem müze hem de oyunların sergilendiği bölümleri vardır.

Tower of London ve Tower Bridge

Tower Hill metro durağında inildiğinde, hemen Tower of London karşılıyor. Bu kaleye girmek istedik, fakat biletler tükenmişti ve giriş için uzun kuyruklar vardı. Hemen ilerisinde ise, Thames nehrinin kuzey ve güneyini bağlayan Tower Bridge bulunuyor. Bu, Thames nehri boyunca bulunan 15 köprüden, açılır kapanır özellikteki tek köprüdür. Gördüğümüz 5 6 köprü arasından da en ihtişamlısıdır. Köprünün iki ucunda kuleler vardır ve kuleler arasında da geçit vardır. Buraya çıkarak Londra manzarası görülebilir, fakat buradaki biletler de bitmişti ve çok kalabalıktı. Bu köprünün hemen batısındaki bir sonraki köprü ise London Bridge. Dümdüz bir köprü ve neden ünlü olduğu konusunda hiçbir fikrim yok (çünkü Tower Bridge’ı bilmiyorken London Bridge diye köprünün varlığından haberdardık).

towerbridge

Piccadilly Circus

Londradaki ünlü meydandır ve buranın Times Square’si denilir. Piccadilly Circus metro durağında inerek hemen buraya çıkılır ve durağın hemen karşısında Hard Rock Cafe vardır. Durağın çıkış yönü ise, oraların gece hayatının merkezi olan Soho bölgesine çıkar.

piccadilly

Akşamları burada sokak müzisyenleri ve sokak sanatçıları, performanslarını sergiler. Londradaki son saatlerim olmasa, şu 2 arkadaşın müziklerini saatlerce dinleyebilirdim, ama 10 dk dinlemek de yetti.

piccadilly1